Gündemde Öne Çıkanlar
9
VERGİ İSTİSNA VE MUAFİYETLERİ
İLE ARTIŞLARINDA STANDART
UYGULAMALAR OLMALI
Raporda, vergi yasalarında yer alan maktu
tutarların arttırılmasında yeniden değerle-
me oranı, yeniden değerleme oranının ya-
rısı, asgari ücret, memur maaş katsayısı, en
yüksek devlet memuru maaşı, Yİ-ÜFE gibi
çok sayıda ölçütlerin kullanıldığı belirtile-
rek, “Örneğin çoğu parasal haddin ve tutarın
artışı yeniden değerleme oranına bağlanmış
iken emlak vergisi uygulamasında vergi
değeri, yeniden değerleme oranının yarısı
nispetinde artırılmaktadır. Dolayısıyla bütün
bu oranların standartlaştırılması ve
mümkünse tek ölçütün kullanılması
doğru olacaktır. Ayrıca vergiden
istisna tutarlarda farklılıklar
göstermektedir.
Örneğin
asgari geçim indiriminde
uygulanan vergiden istisna
tutar ile 10/02/2016 tarihli
ve 29620 sayılı Resmi Ga-
zete’de yayınlanan 6663
sayılı Kanun ile getirilen ve
basit usule tabi olanlar için
uygulanan vergiden indi-
rim tutarı birbirinden farklıdır.
Benzer şekilde gayrimenkul
sermaye iradı için uygulanan istis-
na tutarı ile vergiden istisna menkul
sermaye iradı tutarı ve vergiden istisna
değer artış kazancı tutarı birbirinden farklıdır.
Dolayısıyla bu istisnalar da her yıl farklı tutar-
larda arttırılmaktadır. Oysaki benzer yaşam
standardına sahip vergi mükellefleri için farklı
istisna tutarlarının uygulanmaması daha doğru
olacaktır” görüşlerine yer verildi.
TASARI HAZIRLANIRKEN KAMUOYUNU
BİLGİLENDİRME YAPILMADI
Gelir vergisi ile ilgili düzenlemelerin kamu
harcamalarına finans kaynağı sağlaması ya-
nında ödeme gücünün kavranması ve vergi
adaletinin sağlanması açısından da önemli
düzenlemeler olduğu vurgulanan Raporda,
“Bir görüşe göre bütün vergilerin temeli, önce
kişilerin gelir elde etmeleridir. Dolayısıyla Ge-
lir Vergisi Kanunu kapsamında vergiye tabi ol-
ması ya da vergi dışında bırakması öngörülen
gelirlerin belirlenmesi ve gelirin vergilendiril-
mesi yöntemleri bütün toplum kesimlerini ilgi-
lendiren önemli düzenlemelerdir. Bu nedenle,
iki ayrı yasanın birleştirilerek tek bir yasa hali-
ne getirildiği bu yeni tasarı, birçok sivil toplum
kuruluşu, meslek kuruluşu, üniversite öğretim
üyeleri ve bizatihi verginin ödeyicisi olacak
olan vergi mükellefleri tarafından TBMM’ye ta-
sarı olarak sunulduktan sonra görülebilmiştir.
Oysaki bu yasanın geniş kesimler tarafından
görülüp, okunulup üzerinde çalışılması, değer-
lendirmeler yapıldıktan sonra görüşleri alı-
narak yasalaşması gerekmektedir.
Bir yasanın düzenleyicileri,
ödeyicileri ve uygulayıcı-
ları bulunmaktadır. Ya-
salaşma sürecinde bu
tarafların görüş, öneri
ve değerlendirilme-
lerinin alınması ge-
rekmektedir. Ancak
mevcut GVK tasa-
rısı için bu mümkün
olmamıştır. Mevcut
yasa tasarısı, yaklaşık
üç yıl önce doğrudan
TBMM’ye sunulmuş ancak
yasalaşamamış ve seçim-
lerden sonra oluşan yeni par-
lamentoya yine aynı şekilde kamuo-
yunda tartışılmadan üstelik bu sürede yapılan
yasa değişiklikleri bile dikkate alınmadan tek-
rar sunulmuştur. Bu nedenle tıpkı Türk Ticaret
Kanunu veya Türk Ceza Kanunu’nun hazırlan-
masındaki süreç örnek alınarak, Üniversiteler,
TÜRMOB, Barolar Birliği, TOBB gibi kurumlar
temsilcilerinin yer alacağı bir komisyonun Gelir
Vergisi Kanunu Tasarısını tartışması ve göz-
den geçirmesi ve sunacağı önerilerin dikkate
alınmasının uygun olacağı düşünülmektedir”
ifadeleri kullanıldı.
Konuyla ilgili hazırlanan rapora ulaşmak için tıklayınız...İki ayrı yasanın
birleştirilerek tek bir
yasa haline getirildiği bu yeni
tasarı, birçok sivil toplum kuruluşu,
meslek kuruluşu, üniversite öğretim
üyeleri ve bizatihi verginin ödeyicisi
olacak olan vergi mükellefleri tarafından
TBMM’ye tasarı olarak sunulduktan sonra
görülebilmiştir. Oysaki bu yasanın geniş
kesimler tarafından görülüp, okunulup
üzerinde çalışılması, değerlendirmeler
yapıldıktan sonra görüşleri
alınarak yasalaşması
gerekmektedir.