Mart 2019
M
m
4
Türki̇ye Ekonomi̇k İzleme Raporu: İstikrarı sağla
Mevcut Durum Değerlendirmesi
2018 yılının yarısı, Türkiye’de,
mevcut makro-ekonomik dengesiz-
likler ve Dış çevre ile artan siyasi
gerilimlerden kaynaklanan yoğun
piyasa dalgalanması ve artan eko-
nomik baskı dönemiydi. İç ekono-
mik dengesizliklerin güçlenmesi ve
daha zorlu bir dış çevrenin bir araya
gelmesi, yatırımcıların Türk varlık-
ları konusunda güveninin azalma-
sına ve 2018 yılının ikinci çeyre-
ğinde Türkiye’ye sermaye akışında
keskin bir yavaşlamaya neden oldu.
Bu teknik olarak ani bir durma nok-
tasına gelmese de Türkiye birikmiş
makro dengesizlikleri (yüksek cari
işlemler açığı, yüksek enflasyon,
aşırı ısınma ekonomisi) ve algıla-
nan politika zayıflıklarından dolayı
Türkiye EMDE ülkelerinden (Yük-
selen Piyasalar ve Gelişmekte Olan
Ekonomiler) uzaklaşma konusunda
özellikle olumsuz yönde etkilendi.
Türkiye’deki piyasa oynaklığı
Ağustos’taki türbülanstan bu yana
azaldı, ancak ekonomik durum kı-
rılgan olmaya devam ediyor. Türki-
ye’nin geniş çaptaki durumu, piya-
salardaki gerginlikler ve dış parasal
daralmalar sebebiyle zayıf düştü.
2018 yılı yaz dönemindeki durum-
lar, zaten yüksek düzeylerde olan
enflasyonda keskin bir hızlanma
dahil reel sektörde önemli etkilere
yol açtı. Tüketici ve üretici fiyat
enflasyonu arasındaki fark, temmuz
ayından bu yana önemli ölçüde ge-
nişledi ve bu durum, tedarikçilerin
artan talep nedeniyle fiyat artışla-
rını tüketicilere verememe konu-
sundaki yetersizliğini yansıtıyor.
Yavaşlayan taleple birlikte yüksek
üretim maliyetleri, arz-yönlü dü-
zeltmelere yol açmıştır. Arz yönlü
göstergeler, üretim daha keskin bir
şekilde düşüş gösterdiği zaman,
2018 2. çeyreği ve 3. çeyreğinde-
ki düzeltmelerin, Türkiye’deki son
büyük durgunluk ile kıyaslandı-
ğında daha aşamalıdır. 2008- 2009
yıllarında hem iç hem de dış talep
düşmüştü. 2018 yılında, İstihdam
ve ciro rakamları, döviz kuru amor-
tismanının dış rekabeti arttırması
sebebiyle, ticaret yapılabilir sektör-
lere doğru bir dengelemeyi işaret
ediyor. Diğer taraftan, ticarete elve-
rişsiz sektörler, özellikle inşaat ve
enerji, oldukça savunmasızdır.
Arz yönlü düzeltmeler, kur riskleri
dahil olmak üzere artan şirket borç-
ları ile birlikte şirketlerin mali du-
rumu ve likidite ile ilgili endişeleri
arttırmıştır Türkiye’de borsaya kote
şirketlerin bilançolarının analizi,
diğer EMDE’lere göre bile, 2018
2. Çeyrek ve 3. çeyrek döneminde
finansal kaldıraçta hızlı bir artışa
işaret ediyor. Buna ek olarak, 2018
yılının üçüncü çeyreğinden itibaren
şirketler, borç hizmet kapasitesin-
deki baskı da dahil olmak üzere
artan likidite baskılarına maruz
kaldılar. Yukarıdakilerin bir araya
gelmesi, risk altındaki borçların
payıyla ölçülen kurumsal güvenlik
açıklarında genel bir artışa yol aç-
mıştır. Enerji, telekomünikasyon ve
gayrimenkul yatırım ortaklığı şir-
ketleri en çok baskı altında olan şir-
ketlerdir. Finansal sıkıntıya ilişkin
ortak ölçüt, 2018’de borsaya kote
finansal olmayan şirketlerin genel
finansal koşullarında bir bozulma
olduğunu gösteriyor.
Finansal sektör, yeterli tamponlar
ile son türbülans dönemine girmesi-
ne rağmen, reel sektördeki gelişme-
ler ve sıkı uluslararası finans sebe-
biyle mali çatlaklar ortaya çıkmaya
başladı. Vade ve kur uyumsuzluk-
ları dahil yapısal dengesizlikler de-
vam etmektedir ve Türk bankalarını
dış piyasa oynaklık risklerine ma-
ruz bırakmaktadır. Bugüne kadar
bankalar, Merkez Bankası likidite
enjeksiyonu ve dış kredilere erişi-
min devam etmesi sayesinde liki-
dite baskılarını azaltabildi. Ancak,
giderek büyüyen zorluk, bildiğimiz
batık kredilerin ötesine geçen var-
lık kalitesindeki kalite kaybıdır. Ba-
tık krediler, ödenmemiş kredilerin
yüzde 3,7’si civarındayken, donuk
(arızalı) krediler yüzde 13’e yakın-
dır.
Mali politika, ekonomik durgunlu-
ğu kısmen hafifletmeye yardımcı
olacak otomatik dengeleyiciler ile
biraz da olsa genişletildi. İlk gös-
tergeler, 2018 yılı sonunda sosyal
sigorta harcamalarının artacağı
yönündeydi çünkü çok sayıda kişi
işsizlik sigortası almaya hak kazan-
mıştı. Mevsimsellikten arındırılmış
işsizlik oranı, 2018 yılının 2. çeyre-
ğinde %10,7’den %11,2’e yükseldi.
Geleceğe Bakış
İç ve dış kırılganlıklar göz önüne
alındığında, ekonomik görünüm
normalde olduğundan daha yüksek
seviyede belirsizliklerle karşı karşı-
yadır. Büyüme hızının 2019 yılın-
da yavaşlayarak yüzde 1,6 ile son
on yılın en düşük seviyesine inece-
ği, sonrasında ise orta vadede kade-
meli bir şekilde toparlanacağı tah-
min edilmektedir. 2019 yılında özel
sektör iç talebinin sert bir şekilde
düşmesi, ancak kamu tüketimi
➡➡